Bazen en güzel hikâyeniz hiç ummadığınız bir anda bitiverir. Sonsuza dek süreceğini sanırsınız oysa. Gözlerinizi açtığınızda her şey birden eski yapay çirkinliğinde yaşanmaya devam ediyordur. Hâlbuki gözleriniz kapalıyken hafif sarhoş bir haldeyken duyduğunuz baş dönmesiyle birlikte dizlerinizin titrediğini hissediyordunuz. Gözlerinizi açtığınız anda bu baş dönmesi de bitiyor dizlerinizdeki hafiflikte. Ardından bir dünya ağırlığındaki yükü omuzlarınızda hissediyorsunuz ve kalbinizdeki büyük boşluğu. Tekrar gözünü kapamak ne işe yarıyor ki. Tıpkı çok güzel bir rüyadan uyandıktan sonra tekrar gözlerini kapayıp kaldığınız yerden devam edememek gibi. Yani sonrası hep hüsran.

Hep hayal kırıklığı oturup ağlamak bile istemiyorsunuz. Konuşup insanlara anlatmak istemiyorsunuz. Her şey bitmiş olsa bile bu hikâyenin sizin sayfalarınızda yazıyor olmasının gururunu yaşıyorsunuz belki. Bencilce kimseyle paylaşmak istemiyorsunuz da. Geriye dönüp bu hikâyenin kahramanlarını bile istemiyorsunuz yanınızda yeni bir hikâyeye ise hiç gerek yok.
Hayata bir yanınız eksik bakıyorsunuz yarım yaşıyorsunuz her dakikayı. Ama işin ilginç tarafı yaşıyorsunuz. Öylesine de olsa yaşıyorsunuz kendinizle anlamsız duygularınızla herhangi bir suratla başka bir maskeyle yaşıyorsunuz.
Sizi görenler farkı hemen anlıyorlar; Ne olmuş olabilir ki? Bir insan bir günde nasıl bu hale gelmiş ki? Neden bişey anlatmıyor? Neden gözleri hep uzaklara bakıyor? Ya da kimi bekliyor olabilir? Böyle bir yerde bekleyerek nasıl umudunu kaybetmiyor?
Çevrenizde dönen milyon tane soruyu duymuyorsunuz bile. Cevapsız sorularla ne yapabilirsiniz? Anlatırsanız hikâyenin sihiri bozulmaz mı? Anlatacak bir cümlede bulamazsınız zaten. Onu suçlamak değildir niyetiniz hikâyede son noktayı koymak ona ait olsa bile. Kimse ona kızmasın sizi bu hale getirmeyi belki o da istemezdi…

Artık yalnız senin için
Üzülüyorum
Bitti
Zor oldu ama
Bitti .

Tags:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir