Bazen gitmek gerekir.
Herşeyi öylece olduğu gibi bırakıp;
geldiğinde bulamamayı göze alıp,
gidebilmek gerekir.
İleriye daha umutla bakabilmek için,
ardında bıraktıklarına aldırmadan;
yüreğinin sızısını da cebine koyarak…
Atının terkisine koyup umutlarını;
heybene sadece yalnızlığını
ve harran ovasından büyük yüreğini alarak,
gitmek gerekir.
Söyleyemesen de sevdiğini giderken,
o nasılsa biliyordur deme gafletine düşmeden;
yüzünü düşürmeden…
kelebek dokunusundan daha narin bir ezgiyi,
dudaklarında ıslık çalarak gitmek gerekir.
Gece,
kimsenin görmediği zamanlarda
dökülen gözyaşlarından boşalan yere,
umut pınarlarını ekerek;
yanına TUNA nehrinden büyük özlemini de katarak;
acıtmadan,
kanamadan,
ağlamadan ve kimseyi ağlatmadan gitmek gerekir.
Kimselerin bilmediği karla kaplı bir arazide yürür gibi,
yelkenliyle çarşaf denizde yol alır gibi iz bırakarak,
çiçeklerle dolu kırlara koşar gibi coskulu gitmek gerekir.
Kokusunu duyamayacağın iki çiçeği özleme korkusuyla gitmek…
Biri papatya,
öbürü hercai menekşe.
İkisinin kokusunu da koyup burun direklerine,
her aklına geldiğinde koklamak için,
bir daha elinden kimse alamasın diye
onlara bakarken geçireceğin zamanı;
öyle su gibi sessiz,
içinde volkanlar patlayarak gitmek gerekir.
Yıllardır ertelediğin düşlerine inat,
bir kez olsun kendini düşündüğün için pişmanlık duyarak;
özgür günleri hatırlatır diye,
çok sevdiğin sigarayı da sonsuza dek bırakarak,
gitmek gerekir.
Bir kayadan özenle yontulmuş heykel gibi dimdik,
asırlık bir çınara yaslanmışcasına güçlü,
gerekirse tüm dünyayı karşına alarak;
için için yanan mangal ateşi gibi,
usul bir rüzgarda tükenircesine ağlayarak,
gitmek gerekir.
Boğazın türküsünü hiç unutmadan,
salaş bir meyhanede içtiğin birayı özleme pahasına,
gittiğin yerde her daim bir serap görmeyi bilmek umuduyla,
gitmek gerekir.
Hayatın iki kere ikisinin dört etmediğini anlamış olarak
ve bunu anlamanın verdiği hazla,
dudağına küçük bir tebessüm kondurarak,
gitmek gerekir.
Omuzuna koyduğun yıldızlı tüm rütbeleri sökerek,
herkese ait olan ve herkesce görünen tek yıldızın,
kutup yıldızı olduğunu idrak ederek,
gitmek gerekir.
Yüreğine hoş bir seda,
kocaman umutlar
ve ülkenin cevrelediği metrekarelerden
daha büyük ütopyalar koyarak;
ardında çamurlu bir vosvos,
sarı lacivert bir aşk,
iki küçük kalbe sığmış iki kocaman dünya bırakarak,
gitmek gerekir.
Ve aslında gitmek için hiç bir zaman, Gitmek zorunda kalmayı beklememek gerekir!…

Tags:

5 Comments

  1. Aslında insandan gitmek gerek,
    en önemlisi insanı bırakıp gitmek.
    İnsanı insandan çok yoran bitiren sindiren başkası var mı? 
    Durduk yere sebep aramadan insanı insanlığından eden var mı?
    Aslında gitmek hep gerekli, bazen değil.
    Her yere ait olmak gerek bir yere değil, kendine hesap vermek gerek etrafa değil.
    Kendinden sorumlu olmak gerek herkesten değil.
    Yaşamak için gitmek gerek.
    Yaşamı anlamak için gitmek gerek.
    Anlaşılmak için gitmek gerek.
    İnsan olmak için gitmek gerek.
    Sormayın işte nedenini
    En çokk
    Gitmek gerektiğinde gitmek gerek…

    Yüreğine sağlık Narinim ♡

  2. Her zaman tartisilacak bir konudur aslinda gitmek mi zor kalmak mi zor? Farkli farkli gorusler yorumlar yapilabilir ama su bir gercek 5 dakika sonra sonumuzu bilemedigimiz 1 dakikasina bile hukmedigimiz dunya icin kimse icin degmez.Gidene yol kalana yeni sayfa yakisir diye dusunuyorum (: Emegine saglik

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir